Din Kültürü

İslam ve salgın hastalıklar

İslam için en mühim ve esaslı değer,insanın kendisidir.Ne sadece bedenini koruma altına almıştır ne de sadece ruhunu.İnsanı,hem ruh hem de beden olarak ele almış,iki dünyasının da mâ’mûr edilmesinin hakikatini bizlere ulaştırmıştır.

Allah Resûlü’nlün,koruyucu hekimlik adına buyurduğu esaslara bakacak olursak hijyen,her şeyin başında gelir.Yemekten önce ve sonra,uyanınca ellerini mutlaka yıkanmasını söyler.Midenin bir çöplük gibi doldurulmamasını,ne yenip ne içildiğine dikkat edilmesini nasihat eder.Ne kadar yediğin kadar ne yediğin de önemlidir İslam için.Midenin tıka basa doldurulması yahut da bedene zarar verecek gıdaların tüketilmesi konusunda uyarıda bulunan İslam,insanın sağlığını her şeyin üstünde tutmuştur.

İslam’ın,salgın hastalıklara karşı korunma ve tedavi noktasındaki tavsiyelerini incelediğimizde;Peygamber Efendimizin,eğer  bir yerde  veba varsa oraya adım dahi atmamamızı,şayet bulunduğunuz yerde bu hastalık ortaya çıkarsa oradan da dışarı çıkmamamızı emir buyurduğunu görürüz.Başka bir yerde de cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçmamızı emreder.Sadece bu iki hadisi şerifi murakabe ettiğimizde dahi salgın hastalıklara karşı tutumun ne olduğunu anlarız.Tedbir ve önlem adına ne gerekiyor öğreniriz.Aslan,yedi düveli dize getirecek bir hayvandır.Aslandan kaçar gibi salgın hastalıklardan kaçmak işin püf noktasıdır diyebiliriz.

Allah Resûlü,sağlıklı bir insanın salgın hastalığa yakalanmış biri ile tokalaşmasını  uygun görmez.Tarihen sabit olan bir olayda Efendimiz’e beyat etmek için gelen  Sakîf kabilesindeki cüzzamlı birinin,efendimizle el sıkışmak istemesi karşısında şüphesiz biz senin beyâtını kabul ettik,sen var git,dediğini okuruz kitaplardan.Yine Peygamber Efendimizin,bulaşıcı hastalığı olan devenin sahibinin,devesi sağlıklı kimsenin devesinin yanına getirmemesini  tavsiyesi de salgın hastalıklar karşısında insanın,hastalık süresince insanla ilişkisinin nasıl olacağını öğretir bize.Aynı mekan ve atmosferde dahi salgın hastalıklı biri ile bulunmamak esas yani,koruyucu hekimlikte.

Allah Resûlünün tohum misal koruyucu hekimlik babındaki bu beyanlarının açılımını,işin ehli tıp doktorlarının araştırma ve tecrübeleri ile ortaya koyması da yine dinin emridir.Yüce Allah kitabında,şayet bilmiyorsanız,bir bilene sorunuz buyuruyor.Doktorların rehberliği ile teknolojinin de nimetlerini kullanarak korunma metodlarını uygulamada geç kalınmamalıdır.Ortamı mikroplardan arındıran ultraviyole lambalar da bize sunulan nimetlerdir.Bu gibi teknolojik buluşlar da ihmal edilmemelidir.

Ancak şu asla unutulmamalıdır sebepleri yaratan Allah azze ve celledir.Her başa gelenin bir maddi bir manevi boyutu vardır.Maddi önlemler alındıktan sonra manevi zırh olan duanın da gücüne sığınılmalıdır.Unutulmamalıdır ki Yüce Allah hasta olduğumuzda bize şifa verecek olandır,Allah,dilemezse hiçbir kimse şifa bulamaz.

Hayatı dualarla örgülü olan Allah Resûlü’nün her hastalık,bela ve musibetler için sabah akşam üçer kere okunmasını tavsiye ettiği bazı dualarda ne yerde, ne gökte adının anılmasıyla hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle koru beni dediğini, Allah’ın Semî’ ve Alîm olduğunu,yine Rabbimize,önümden,arkamdan ; sağımdan-solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden beni koru diye dua ettiğini,yere batırılarak altımdan helâk edilmekten azametine sığınırım dediği rivayet edilir.

Yine Allah Resulünün bir beldeye gireceği zaman,Allahım, bu beldenin bolluğuyla rızık ver ve veba hastalıklarından bizi koru dediğini yine Allahım, bizi bu beldenin halkına sevdir hem bu beldenin sâlihlerini de bize sevdir,Allahım, burayı bizim için bereketli vesilesi kıl diye dua ettiğini okuruz araştırmalardan.

Bu kavlî duaları söylemek gibi Kurânı Kerimden dua âyetlerini,esmaül hüsnayı,dua hadislerini berekete vesile olsun diye yazarak bir insanın üstünde taşıması da âlimler tarafından uygun görülen bir ameldir.Bu manevi zırha başvurulabilir;Âyetel Kürsi ,Allah’ın hafız ve hafîz ismi gibi isimleri korunma duaları ile beraber belli yerlere asılabilir.

Tıbbın reçetesinin yanında bu manevi reçeteyi uygulamak insanı çift kanatlı kuş yapmaz mı,tek kanatlı kuşun uçtuğu nerde görülmüş?Hem duanın insan psikolojisine etkisi modern bilimin hemfikir olduğu bir hakikattir.

Allah Resûlünün insanların birbirlerine destek vererek tedavi yollarını bulmada gayret etmelerini ve Allahın bir hastalık göndermişse ihtiyarlık hastalığı hariç muhakkak arkasından onun tedavi yolunu da gösterdiğini beyan eder.  Küçük köy haline gelmiş dünyamız için bu ,bir ufuk çizgisidir.O halde salgın hastalıklar için dünya sağlık çalışanları,el ele verip şifaya giden yola tez zamanda ulaşabilir,dünyamızı kasıp kavuran bu corona virüsünden dünyayı kurtarabilir.

 

 

 

 

 

 

 

İslam için en mühim ve esaslı değer,insanın kendisidir.Ne sadece bedenini koruma altına almıştır ne de sadece ruhunu.İnsanı,hem ruh hem de beden olarak ele almış,iki dünyasının da mâ’mûr edilmesinin hakikatini bizlere ulaştırmıştır.

Allah Resûlü’nlün,koruyucu hekimlik adına buyurduğu esaslara bakacak olursak hijyen,her şeyin başında gelir.Yemekten önce ve sonra,uyanınca ellerini mutlaka yıkanmasını söyler.Midenin bir çöplük gibi doldurulmamasını,ne yenip ne içildiğine dikkat edilmesini nasihat eder.Ne kadar yediğin kadar ne yediğin de önemlidir İslam için.Midenin tıka basa doldurulması yahut da bedene zarar verecek gıdaların tüketilmesi konusunda uyarıda bulunan İslam,insanın sağlığını her şeyin üstünde tutmuştur.

İslam’ın,salgın hastalıklara karşı korunma ve tedavi noktasındaki tavsiyelerini incelediğimizde;Peygamber Efendimizin,eğer  bir yerde  veba varsa oraya adım dahi atmamamızı,şayet bulunduğunuz yerde bu hastalık ortaya çıkarsa oradan da dışarı çıkmamamızı emir buyurduğunu görürüz.Başka bir yerde de cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçmamızı emreder.Sadece bu iki hadisi şerifi murakabe ettiğimizde dahi salgın hastalıklara karşı tutumun ne olduğunu anlarız.Tedbir ve önlem adına ne gerekiyor öğreniriz.Aslan,yedi düveli dize getirecek bir hayvandır.Aslandan kaçar gibi salgın hastalıklardan kaçmak işin püf noktasıdır diyebiliriz.

Allah Resûlü,sağlıklı bir insanın salgın hastalığa yakalanmış biri ile tokalaşmasını  uygun görmez.Tarihen sabit olan bir olayda Efendimiz’e beyat etmek için gelen  Sakîf kabilesindeki cüzzamlı birinin,efendimizle el sıkışmak istemesi karşısında şüphesiz biz senin beyâtını kabul ettik,sen var git,dediğini okuruz kitaplardan.Yine Peygamber Efendimizin,bulaşıcı hastalığı olan devenin sahibinin,devesi sağlıklı kimsenin devesinin yanına getirmemesini  tavsiyesi de salgın hastalıklar karşısında insanın,hastalık süresince insanla ilişkisinin nasıl olacağını öğretir bize.Aynı mekan ve atmosferde dahi salgın hastalıklı biri ile bulunmamak esas yani,koruyucu hekimlikte.

Allah Resûlünün tohum misal koruyucu hekimlik babındaki bu beyanlarının açılımını,işin ehli tıp doktorlarının araştırma ve tecrübeleri ile ortaya koyması da yine dinin emridir.Yüce Allah kitabında,şayet bilmiyorsanız,bir bilene sorunuz buyuruyor.Doktorların rehberliği ile teknolojinin de nimetlerini kullanarak korunma metodlarını uygulamada geç kalınmamalıdır.Ortamı mikroplardan arındıran ultraviyole lambalar da bize sunulan nimetlerdir.Bu gibi teknolojik buluşlar da ihmal edilmemelidir.

Ancak şu asla unutulmamalıdır sebepleri yaratan Allah azze ve celledir.Her başa gelenin bir maddi bir manevi boyutu vardır.Maddi önlemler alındıktan sonra manevi zırh olan duanın da gücüne sığınılmalıdır.Unutulmamalıdır ki Yüce Allah hasta olduğumuzda bize şifa verecek olandır,Allah,dilemezse hiçbir kimse şifa bulamaz.

Hayatı dualarla örgülü olan Allah Resûlü’nün her hastalık,bela ve musibetler için sabah akşam üçer kere okunmasını tavsiye ettiği bazı dualarda ne yerde, ne gökte adının anılmasıyla hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle koru beni dediğini, Allah’ın Semî’ ve Alîm olduğunu,yine Rabbimize,önümden,arkamdan ; sağımdan-solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden beni koru diye dua ettiğini,yere batırılarak altımdan helâk edilmekten azametine sığınırım dediği rivayet edilir.

Yine Allah Resulünün bir beldeye gireceği zaman,Allahım, bu beldenin bolluğuyla rızık ver ve veba hastalıklarından bizi koru dediğini yine Allahım, bizi bu beldenin halkına sevdir hem bu beldenin sâlihlerini de bize sevdir,Allahım, burayı bizim için bereketli vesilesi kıl diye dua ettiğini okuruz araştırmalardan.

Bu kavlî duaları söylemek gibi Kurânı Kerimden dua âyetlerini,esmaül hüsnayı,dua hadislerini berekete vesile olsun diye yazarak bir insanın üstünde taşıması da âlimler tarafından uygun görülen bir ameldir.Bu manevi zırha başvurulabilir;Âyetel Kürsi ,Allah’ın hafız ve hafîz ismi gibi isimleri korunma duaları ile beraber belli yerlere asılabilir.

Tıbbın reçetesinin yanında bu manevi reçeteyi uygulamak insanı çift kanatlı kuş yapmaz mı,tek kanatlı kuşun uçtuğu nerde görülmüş?Hem duanın insan psikolojisine etkisi modern bilimin hemfikir olduğu bir hakikattir.

Allah Resûlünün insanların birbirlerine destek vererek tedavi yollarını bulmada gayret etmelerini ve Allahın bir hastalık göndermişse ihtiyarlık hastalığı hariç muhakkak arkasından onun tedavi yolunu da gösterdiğini beyan eder.  Küçük köy haline gelmiş dünyamız için bu ,bir ufuk çizgisidir.O halde salgın hastalıklar için dünya sağlık çalışanları,el ele verip şifaya giden yola tez zamanda ulaşabilir,dünyamızı kasıp kavuran bu corona virüsünden dünyayı kurtarabilir.

 

 

 

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir