Virüs ve Hastalıklara Karşı İslâm’ın Tutumu
Corona Virüsü’nün tüm dünyada etkili olduğu bu günlerde virüs, bulaşıcı hastalık gibi salgınlara islâm gözünden bakmayı deneyip ayet, hadis ve rivayetler çerçevesinde ele alacağım.
Öncelikle yazıma Nisa Suresi’nin 78. Ayet meali ile başlamak istiyorum.
Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar! (Nisa 78)
Bu ayette ölümün her şekilde insanı bulacağını ve virüs, hastalık, savaş gibi şeylerin burada bir etken görevi gördüğünü anlıyoruz. Yahûdiler zamanında başlarına iyi bir olay geldiğinde kendilerini seçkin kimseler olarak görüp ‘’bu Allah’tandır’’ diyorlar, kötü bir olay geldiğinde ise Peygamber uğursuzluğuna bağlıyorlardı. Bu ayette Allah bizden aklımızı kullanıp çıkarım yapmamızı istiyor.
Virüsler karşısında bu Allah’tan geldi, kaderimizde varsa bulaşır gibi şeyler söylemek islâmın uygun gördüğü tutum değildir. Müslüman, bu gibi hadiseler karşısında tedbirini almalı, yanlış kadercilik algısından kurtulmalıdır.
Virüs ve Hastalığa Karşı Hz Peygamber’in Tutumu
“Bir yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa, oradan da çıkmayınız.” (Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 100)
Bu hadiste gördüğümüz gibi Hz Muhammed, bulaşıcı hastalık olduğunu bildiğimiz yere girmemeyi, bulunduğumuz yerde de varsa oradan da çıkmamamızı söylüyor. Cemaat ile namaza ara verilmesi konusunda şüpheye düşenler, virüsten korkmuyoruz gibi sözler sarf edenlerin muhakkak okuyup öğüt alması gereken bu hadis, bize şuan bulunduğumuz durumda ne yapmamız gerektiğini açık şekilde söylüyor.
Devletin Aldığı Karara Uyma ile İlgili
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de.(Nisa 59)
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın virüse karşı tedbir amaçlı aldığı kararla karşı bazı insanlarımızın tutumunun ne kadar yanlış olduğunu, devlet yetkililerimizin ‘’zorunlu olmadıkça evden çıkmayın’’ çağrısına kulak asmayanların durumunu Nisa Suresi’nin 59. Ayeti açık şekilde belirtiyor. Otoritenin aldığı karara uyma konusunda bize yol gösteren bu ayetler, hadisler olduğu halde insanımızın bu tutumunu anlamak mümkün değil.
Sevgili okuyucu, İslâm bize hadislerle, ayetlerle, sahabe yaşantısıyla bu günlerdeki tutumumuzun nasıl olması gerektiğini açık şekilde belirtiyor. Her şeyden önce bir Müslüman olarak alabileceğimiz tüm tedbirleri alıp ondan sonra başımıza gelecek olanların Allah’tan olduğuna inanmamız gerekir. Maalesef bir kesim insanımız ‘’yazıldıysa başımıza gelir’’ diyerek yetkili çağrılarına kulak asmıyor ve virüsün hızla yayıldığı bu zamanlarda müslüman’a yakışır bir tutum sergilememiş oluyor. Eğer bir insan bu kadar uyarıya rağmen camii ye gidip virüs kaparsa bu yaptığı intihara girer. Eğer bile bile camii ye gidip ‘’kendinde virüs olsa ve bunu bilmese dahi’’ başkasına o virüsü bulaştırırsa bu da cinayete girer. Cinayet ve intiharın mesuliyeti çok büyüktür. Ne yazık ki bunları bazı insanlarımıza anlatmak çok zor ama biz yine de elimizden geldiğince islâmın bu konulardaki ölçütlerini bilmeyen insanlara anlatmalıyız. Tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamalı, Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun (Enbiya 7) ayeti doğrultusunda bilen kişileri dinlemeli, onların sözlerini kulak ardı etmemeliyiz. Bunları anlatınca cemaatle namazı küçümseme gibi anlayanlar da olacaktır ama bizler doğru bildiğimiz yolda şüpheye asla düşmemeliyiz. Unutmayalım ki islâm kolaylık dinidir. Zorlaştırmaya çalışanlara fırsat vermemek gerekir. Gündelik hayatımızın her alanında elimizde olmayan sebepler karşısında her türlü kolaylığı sağlayan islâm, bu günlerde de yaşadığımız sorunlardan ötürü ‘’Cuma namazı yerine öğle namazı kılma ya da cemaatten ayrılma, camiye gitmeme’’ gibi konularda -ibadetlerimizi aksatmadığımız sürece- bizi mes’ul tutmaz.
Yazımı, şu günlerde çok ihtiyacımız olan tevekkül ile ilgili şu ayetle noktalamak istiyorum.
Şayet Allah size yardım ederse sizi yenecek hiç kimse yoktur. Sizi yardımsız bırakacak olursa (Allah’a rağmen) size yardım edecek kim vardır? Müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler. (3/
l-i İmran 160)
İslam’daki Mezhep Anlayışları ve Gelenekleri
Gelin Gönüller Yapalım
Çocuklarda Din Bilgisi
İslamiyetten Önce Hangi Dinler Vardı ?
İslamiyette Demokrasi Kavramı
İlk Halife Kimdir
Hadislerde Geçen Kıyamet Alametleri
Nasıl oruç niyeti edilir? Oruçta niyet ne vakit edilir?